21 Ağustos 2012 Salı

Thrive (Gelişmek)

Thrive; Gelişmiş yeni bir gelecek yaratmak mümkün mü? Evet. Nasıl? Nereden başlayabilirim? Diye düşündüğümüz bir çok soruya cevap olabilecek, bilinç ışığımızı yakacak soru ve cevapları bulabileceğiniz başlangıç için harika bir film.

12 Ağustos 2012 Pazar

http://www.filmsforaction.org/

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Harika bir film

http://www.nowvideo.eu/video/03u85g4riin6m

6 Mayıs 2012 Pazar

2012 için biraz detay.Dönüşüme az kaldı...

Güneş-Ülker-Zenith Birleşmesi

Güneş Ülker (Pleiades) birleşmesi Mayalarca çok önemsenmiştir. Bir Maya kenti olan İzapa’daki astronomik yapılar da, bu gizemli buluşmanın binlerce yıl önce hesaplanmış işaretleridir. Ünlü Kukulkan piramidinin tepesindeki şekil, Güneş–Ülker–Zenith buluşmasına işaret etmektedir. 20 Mayıs 2000 günü öğle saatlerinde oluşan astronomik dizilim, yüzyıllar evvel Mayalarca, en önemli tanrıları için yapılan piramidin tepesinde simgesel olarak gerçekleştirilmiştir. John Major Jenkins, Chicken Itza’daki Kukulkan piramidinin, bir Dünya Çağı ya da zamanı takvimi olduğunu ve presesyonun Büyük Döngüsündeki benzersiz hizalanmaları işaret etmekte olduğunu söyler. Meksika'nın güneyinde, İzapa'nın bulunduğu paralel üzerinde Güneş – Pleiades buluşması, presesyon etkisinden bağımsız olarak her yıl, ilkbahar ekinoksundan 61 gün sonra gerçekleşir. Günümüzde bu tarih, Güneş'in Boğa Burcu'na girdiği 20 Mayıs tarihine denk gelmektedir. 20 Mayıs 2012’de aynı astronomik konum yine yaşanacak. Fakat bu kez çok dikkat çekici bir şey daha gerçekleşecek. Güneş–Pleiades–Zenith birleşimi başladığında, bir de Güneş tutulması gerçekleşecek! Venüs geçişinin de bu tarihten yalnızca 17 gün sonra gerçekleşecek olması bir tesadüf olabilir mi?

20 Mayıs 2012’de gerçekleşecek halkalı Güneş tutulması ABD’nin güneyi, orta Amerika, merkez ekvatoral güney Amerika ve Afrika’dan gözlemlenecek. Tutulmanın kavuşum yapacağı Pleiades, Mayalar için ve diğer pek çok antik uygarlıklar için çok önem taşımaktadır. Tutulmanın yakın dereceden birleşeceği Alcyone, Pleiades’deki ana yıldızdır. Astrolog Bernadette Brady, Fixed Stars kitabında şöyle diyor: “Pleiades, birçok kadim kültür tarafından ölümle ve ölülerin yargılanmasıyla ilişkilendirilmiştir. Keltler Kasım ayını ölüler ayı olarak görmüşlerdir; çünkü Pleiades yılın o döneminde Güneş doğduğunda yükselmeye başlamaktaydı. Alcyone, bunlardan etkilenen bir yıldızdır ve hem öngörüler ve gizemli yetenekler, hem de acımasız yargıyla ilişkilidir.” Ben Alcyone’u “Takdir-i İlahi” olarak nitelendiriyorum. 2012 yılında yaşayacaklarımız, önceden belirlenmiş olan şeylerdir. Yani Allah’ın takdiridir. Ama bu takdire vereceğimiz tepkiler, biz insanlara bağlıdır.

Maya Kehanetleri ve Güneş Lekeleri Döngüleri

Mayalar’ın 2012 kehaneti Güneş Lekeleri Döngüsü’yle ve Venüs Döngüsü’yle bağlantılı gözüküyor. 6 Haziran 2012’de Venüs’ün bu yüzyıldaki ikinci geçişini yaşayacağız. Bu döngüleri, daha önceki döngülerden ayıran en önemli özellik, 26.000 yıllık presesyon döngüsünün de sonuna gelmiş olmamız ve 21 Aralık 2012’de gerçekleşecek olan Galaktik Hizalanma konusudur. Bu aynı zamanda Mayalar’ın 5.125 yıllık 5. döngüsünün de tamamlandığı tarihe denk geliyor. Araştırmacı yazar Murice Cotterel’e göre Mayalar, güneş lekelerinde yaşanan değişimlerin farkındaydılar ve bizi uyarmaya çalışıyorlardı. Güneş lekelerinin maksimum yaptığı yıllarda doğal felaketlerde artış, savaşlar ve ekonomik istikrarsızlıklar görülmüş. Şu bir gerçek ki, doğal felaketler ve insan hareketleri (savaşlar, ekonomi, göçler, uygarlıkların doğuşu, yıkılışı vb) güneş lekelerinin yükseliş ve düşüşleriyle ilişkilidir.

17. yüzyıldan bu yana, modern teleskoplar ve bilgisayarlar sayesinde Güneş’in dış tabakasıyla ilgili bilgilerimiz gün be gün artmaktadır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Güneş’te meydana gelen manyetik değişimlerin dünyamızın manyetik alanını ve dünyamızı etkilediği tespit edilmiştir. Güneş fırtınaları, uydu alıcıları ve güç kaynaklarını hatta dünyamızın iklimini de etkilemektedir. Güneş üzerinde görülen en ilgi çekici olaylardan biri de Güneş lekeleridir. Lekeler, şiddetli manyetik alanlar güneş yüzeyinde belirdiğinde ortaya çıkarlar ve çevrelerine göre manyetik etkinliği yüksek olan bölgelerdir. Güneşte meydana gelen güçlü fırtına ve patlamalar, güneş lekeleri şeklinde dünyamızdan gözlenmektedir. Güneş lekelerinin maksimum düzeye çıktığı zamanlarda dünyanın volkanik ve sismik etkinliğinde artışlar kaydedildiği istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Güneşte meydana gelen fırtınadan saçılan manyetizma, Dünya yörüngesindeki uyduları, uzay istasyonlarını, kablosal iletişim ağlarını, telefon hatlarını hasara uğratmıştır.

Bilim insanlarının açıklamalarından, artık yüksek güneş lekesi aktivitelerinin Dünya’nın manyetosferini genişlettiğini biliyoruz. Güneşin aktivitesinin 2000 yılı Mayıs ayından itibaren arttığı söyleniyor. Bu tarihte gökyüzünde gezegensel toplaşma söz konusuydu. Bu tarih aynı zamanda Güneş’in Ülker takımyıldızı ile birleşmesi civarına da denk gelmiştir. 2000 yılı Mayıs ayı içinde Dünya’nın çeşitli yörelerinde, şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda, sel baskınları meydana gelmiştir. Güneş lekeleri sayılarındaki dönemsel artış ve azalışların takibinde izlenen çeşitli periyotlar vardır. Bu periyotlardan en küçük ölçekli olanı 11 yıllık periyottur. Bu periyodun başında güneş lekeleri sayısı minimumdan başlayarak periyodun orta noktasında artarak maksimum değerine ulaşır. Periyodun sonuna doğru ise tekrar azalarak başlangıçtaki noktasına gelir. Bilgi için http://www.bilgikitabi.tripod.com/sunspot.jpg

11 yıllık periyotlar, bir güneş maksimumundan, diğerine kadar geçen normal süredir. Güneş maksimumundan, minimumuna kadar geçen süre 5-6 yıl arasındadır. Son yaşadığımız güneş dönemi olan 23 dönemi, 2006 sonunda dip noktasına varmıştır. Şu anda içinde bulunduğumuz dönem olan 24’ün, en tepede olacağı yıl 2012’dir. Bilim insanları 2011’den 2013 yılına kadar yoğun bir güneş lekesi aktivasyonu beklemektedirler. Gelecek olan döngünün, sık ve güçlü manyetik fırtınalardan oluşacağı ve bu oluşumun 1957 yılından beri en yoğun güneş olayı olacağı tahmin edilmektedir. Mart 2013’te en yüksek değerine ulaşacağı söylenen Güneş Döngüsü 24 için, her ne kadar ortalama değerden daha az bir sayıda lekeyle geçeceği öngörülse de, 1859 yılında meydana gelen ve “Carrington Olayı” denilen jeomanyetik fırtınanın 2013 yılında beklenen Güneş Döngüsü 24 maksimumu ile aynı seviyede başka bir döngüde meydana gelmiş olması bilim insanlarını düşündürüyor. Zira 1859 yılındaki bu jeomanyetik fırtına sırasında, kablolar elektriklendi, telgraf ofislerinde yangın çıktı ve hatta oluşan Kuzey Işıkları yani auroralar altında insanlar çok rahat biçimde kitaplarını okuyabildi. 2005 yılında, güneş lekelerinin az görüldüğü, güneş minimumuna yakın bir dönemde bile, meydana gelmiş olan korkunç fırtınalar göz önüne alındığında, güneş aktivitelerinin %30-50 daha güçlü olacağı beklenen 2011-2013 geçişinde güneşte ve dünyada daha fazla etki ortaya çıkması hiç de sürpriz olmaz. 2012, Güneş’in Galaktik Merkez’le birleşmesinin ve aynı zamanda Venüs’ün ikinci geçişinin yaşanacağı yıl. Görülüyor ki, Mayalar bu zamansal çakışmaların farkındaydılar.

2012 Yılında Regulus Başak Burcuna Geçiyor

2012 yılının ayrıca Regulus yıldızının pozisyonu ile işaretlenmiş olduğunu iddia edenler de vardır. 2012’de, Regulus Aslan burcundan Başak burcuna giriyor. Bu oldukça kayda değer bir değişimdir. Çünkü ateş elementinden (Aslan), toprak elementine (Başak) geçiş olmaktadır. Aslan burcu, yaz mevsiminin en güzel zamanlarına denk gelir. Yazın tadını sonuna kadar çıkartmak, yaşadığını hissetmek ve güneşin verdiği enerjiyi sürekli yaşamak istemek Aslan Burcu'nun özünde bulunur. Başak burcuna girilen dönem ise, yazın keyfinin artık sona erdiği, çalışarak emeğini kazanma, üretme zamanlarının başladığını gösterir. Başak, hasat zamanını göstermektedir. Olgunlaşan ürünleri toplamak gerekmektedir. Aslan Kral burcudur. Hükmetmeyi temsil eder. Başak ise, insan burçlardan birisidir. Saflaşmayı ve tevazuyu ifade eder. Regulus’un Başak burcuna kaymasıyla birlikte, artık “İnsan Kral” dönemi sona ermiş olacaktır. Regulus, Aslan’ın kalbi olarak bilinir ve dört önemli Kraliyet Yıldızından biridir. Başak burcu bereket tanrıçaları ile özdeşleştirilir ve aynı zamanda “Virgo the Virgin” olarak da bilinir. Latincede virgo bakire demektir. Başak burcunun sembolü, elinde başak tutan bakiredir. Gize’de bulunan, çok önemli bir simgesel değer taşıdığına ve gökyüzüyle bağlantılı olduğu düşünülen, Aslan Takımyıldızı’nın dünyevi simgesi olduğuna inanılan büyük Sfenks, Aslan gövdesine ve bereket tanrıçası kafasına sahiptir. Yani ilginç bir şekilde bu Sfenks, Aslan ve Bakirenin bir birleşimidir. Regulus’un Aslan burcuyla Başak burcunun tam geçiş noktasına 2012 yılında varacak olması, 2012 yılının önemini vurgulamaktadır.

2012 Yılında Önemli Gökyüzü Hareketleri

2012 yılında gökyüzü çok hareketli olacak. 3 Şubat’ta Neptün’ün Balık burcuna giriş yapmasıyla başlayan hareketlenme, 20 Mayıs’ta 0 derece İkizler burcunda Ülker (Pleiades) ile birleşen tutulmayla, iyice hızlanacak. 4 Haziran’da Yay burcunda gerçekleşecek Ay tutulmasının hemen ardından, 6 Haziran’da Venüs geçişi yaşanacak. 11 Haziran’da Jüpiter İkizler burcuna giriş yapıyor ve hemen ardından da, 24 Haziran’da Uranüs-Plüton karesi kesinleşiyor. 14 Ağustos’ta Mars ve Satürn Spica sabit yıldızıyla birleşiyorlar. 19 Eylül 2012’de Uranüs-Plüton karesi tekrar kesinleşiyor. 5 Ekim’de Satürn Akrep burcuna giriş yapıyor. 13 Kasım’da Akrep burcunda tam tutulma yaşanacak. 28 Kasım’da gerçekleşecek Ay tutulmasının ardından, 21 Aralık 2012 tarihine ulaşmış olacağız ki bu da Galaktik Hizalanma olarak adlandırılıyor…

Uranüs-Plüton karesi (24 Haziran 2012)

2012 yılındaki değişimlere eşlik eden Uranüs-Plüton karesi, 24 Haziran 2012’de kesinleşiyor. Bu ilk kare esnasında Plüton’un Facies sabit yıldızıyla birleşiyor olması, şiddet ve acımasızlık göstergesidir. Gökyüzündeki en zorlu ve şiddete yönelik sabit yıldızlardan biri olarak nitelendirilen Facies’in, Plüton gibi sert karakterde ve kitlesel travmalar yaratacak bir gezegenle birleşiyor olmasını, oldukça tehlikeli bulduğumun altını çizmek istiyorum. Facies savaşın karanlık gölgesini temsil eder. Başkalarına ne olacağını dikkate almadan harekete geçme ve şartları zorlamayla ilgilidir. Bu sert etkileşim, diktatör liderler ortaya çıkartabilir. Çok sayıda insanın hayatını yitireceği saldırılar, katliamlarla karşılaşılabilir. Aslında Plüton Facies kavuşumunun sert etkileri, bu tarihten biraz daha öncesinden, 2011 yılından itibaren kendini açıkça gösteriyor olacak. Uranüs ve Plüton, 19 Eylül 2012’de, ikinci kez tam kare açıya gelecekler. Böylece bu karenin keskin etkileri, giderek daha da artacağa benziyor. Bu dönemde doğal felaketlerin artacağını düşünmek yanlış olmaz. Sert fırtına ve kasırgalar, volkanik patlamalar, depremler gibi afetler, insanların ölümlerine sebep olacak büyük şimşek çakmaları, nükleer patlamalar, facia niteliğinde büyük kazalar da bu iki gezegenin sert açılarının ortaya çıkarabileceği sonuçlardandır. 24 Haziran-19 Eylül 2012 arasındaki bu dönemde çok önlemci olmak gerekiyor.

Tam Güneş Tutulması (13 Kasım 2012)

13 Kasım 2012’de gerçekleşecek tam Güneş tutulması, kuzey doğu Avustralya’dan gözlemlenecek ve tutulma hattı güney Amerika sahili açıklarına (Santiago) kadar uzanacak. Bu tutulmadan onbeş gün sonra, 28 Kasım 2012’de İkizler burcunda gerçekleşecek Ay tutulması, Neptün-Kiron’la kavuşumuyla gergin açısal bağlantı içerisinde. Uranüs-Plüton karesi yine iş başında ve bu kez kare açıya Mars da dahil oluyor. Mars ve Plüton’un 8 derede Oğlak’ta Facies sabit yıldızıyla birleşiyor olması oldukça dikkat çekici. Çok sert etkileşimler bunlar. Doğal felaketlerde artış olabilir bu günlere yakın tarihlerde!

Nostradamus araştırmacılarına göre, bu tutulma 2012 yılının üç önemli tutulmasından biridir. Araştırmacılar, “Nostradamus’un Kayıp Kitabı” olarak adlandırılan ve Roma’daki bir sergide sergilenmekte olan bir el yazması kitaptaki, yedi adet resimden bazılarının, 2012’de gerçekleşecek krizlerin detaylı kronolojisi olduğuna inanmakta. Bu çizimler kehanetlerle garip bir şekilde benzerliklere sahipler. Araştırmacı ve yazar Jay Waidner’e göre bu resimler, Nostradamus’un bizim farkına varmamızı istediği işaretler içeriyor. Bu önemli kitaptaki kayda değer çizimlerden biri, yaklaşmakta olan dizilimle ilgilidir. Her şeyi başlatacak olanın üç ay tutulması olduğu görülüyor. 2012’de üç önemli tutulma gerçekleşecek: Bir tam Güneş tutulması, Venüs’ün Güneş’e karşı tutulması ve tüm zamanların en büyük tutulması (Aralık gündönümü Güneş’i Galaktik Merkezi kapayacak). Güneş-Dünya ve Samanyolu, bir doğru üzerinde dizilecek.

Sadece Tek Bir Gün Değil!

Güneş’in 21 Aralık 2012’de Galaktik Merkez’le kavuşum yapması, yüksek ideallerimize ulaşmamız konusunda önemli bir fırsat sağlayabilir. Yeni yaklaşım seviyeleri kazanabilir, yeni bilgiler edinebilir, galaktik dalgaların enerjilerine daha açık olabiliriz. Bazı görüşlere göre bu kavuşum, beyin epifizimizi aktive edebilir, titreşimsel frekansımızı daha üst düzeye yükseltebilir ve hepimizi yepyeni bir boyuta taşıyabilir. Eğer bahsedilenler doğruysa ve iyi değerlendirebilirsek, yaşayacağımız bilinç değişimi sayesinde, ruhsal aydınlanma yaşayabiliriz. Gerçekten de, 21 Aralık 2012’de, Güneş’in Oğlak burcuna giriş anına yönelik astroloji haritasında, bilinç değişimi ve ruhsal aydınlanma için uygun gezegen konumları ve açı kalıpları bulunuyor. Bu yüzden bu haritayı çok özel bulduğumu söylemeliyim.

Haritada, en çok dikkat çeken konfigürasyonlardan biri Yod açı kalıbıdır. Bu da bu haritanın spiritüel yanını vurgular. “Tanrı’nın Parmağı” olarak da bilinen Yod, ikisi birbiri ile sekstil, üçüncüsü de diğer iki gezegene 150 derecelik açı yapan üç gezegen içeren bir açı kalıbıdır. Astrolojide Yod denilince ilk akla gelen şey “Kadersel” temalardır. Yod, özel bir alın yazgısını gösterir. Seçim yapmanın zor olduğu bir durumda kalınjdığını, çok önemli bir yol ayrımına gelindiğini, kıstırılmış olmayı gösterir. Yod’un odak noktasında duran gezegen “Tanrı’nın parmağı” olarak adlandırılır. Bu gezegen, bu stresli açı kalıbının açığa çıkacağı enerjinin ne olduğu konusunda bize bilgi verir. 21 Aralık 2012’de, Güneş’in Oğlak burcuna giriş anına göre çıkartılan haritada iki adet Yod açı kalıbı vardır. 2009 yılı Mart ayında yayınlanan Dönüşüm Zamanı, 2012 Öncesi ve Sonrası kitabımda bu haritanın dinamiklerini detaylı bir biçimde incelemiştim. Bu konuda detaylı bilgi almak isteyenler, kitabın 275. Sayfasından sonrasına göz atabilirler.

21 Aralık 2012 tarihini çok önemli bir psikolojik etken olarak da görmekle birlikte, Mayalarla ilgili sözlü, yazılı ve ortaya çıkarılmış tarih ışığında onların 21. 12. 2012 ile tek bir günü değil, bu tarih çevresindeki bir süreyi kast ettiklerini düşünüyorum. Çoğu astronom 1998/99 kış soltistinde güneş ve galaktik ekvator arasında çok yakın bir kavuşum yaşandığını belirttiğini bildirmektedirler. Güneşin eninin yarım derece olması nedeni ile ekvator çevresindeki tüm güneş diskini kat etmesi toplam 36 yıl alacaktır. Bu da bize orta noktası 1998-99 yılları olan 1980-2016 yılları arasındaki sürenin önemli olabileceğini gösterir. Bu tarih aralığının son fazına gelmekteyiz ve yukarıda da belirttiğimiz gibi, 2010-2016 arasındaki tarihlerin çok önem taşımakta olduğu, bu dönemde etkin olacak gezegen geçişlerinden ve kombinasyonlarından da anlaşılmaktadır…

Haziran 2010’da piyasaya çıkacak “Büyük Uyanış, 2012” kitabımda, tüm bu konuları detaylı bir şekilde yer verdim. Konuyla yakından ilgilenen okuyucunun çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum…

Öner DÖŞER
22 Nisan 2010,
ASTROLOJİ OKULU

2012'de neler olabilir?

Sıkça Sorulan Sorular...

Onlar hala bu sonbaharda inip bizi ziyaret etme programı yapıyorlar mı?
YANIT: Evet, bunu yapmak için programları var… Ekimden önce olacağına inanıyorum.

Lütfen Andromeda Konseyi amblemi taşıyan öncü gemilerdeki insanlar tarafından temas kurulmasını nasıl sağlayabileceğimi anlatın.
YANIT: Onlar sessizce inip şehir dışındaki yerleşim alanlarındaki, kasabalardaki, parklardaki ve benzer yerlerdeki insanları ziyaret etmeyi planladılar. Basitçe onlarla buluşmayı & konuşmayı istediğinizi bilincinizde, düşüncelerinizde tutun. Tüm gereken budur. Sorularınıza açık olacaklardır ve mümkün olduğu kadar çok yanıt vereceklerdir.
Gelmekte olan Yerküre değişimlerine nasıl hazırlanabiliriz, böylece bu zamanlardan geçebilelim. Nereye gidelim, neler satın alalım.
YANIT: Tüm geleceğe dair haritalar arasında Gordon Michael Scallion haritası en doğru olandır, yine de bu her bir ülkenin sahil kıyılarının nasıl etkileneceğine bağlıdır. Yaşanacak en ‘güvenli’ yerleri bulmak istiyorsanız bu haritaya bakabilirsiniz. İlerideki günler için plan yapmak istiyorsanız, bazı temel malzemeleri hazırlamak iyi bir fikir olabilir:
Uzun yolculuklar için uygun bir vasıta, rahat edeceğinz miktarda para. Çadır, uyku tulumu. Kutulanmış & dondurulmuş kuru gıdalar, temiz içme suyunu depolamak için büyük bir bidon, portatif su arıtma cihazı.
Mart 2013’e kadar Dünyanın yerkabuğu saatin ters yönünde tam 90 derece dönüşü olan son hareketini yaptığı zaman, hangi kara kütleleri Dünyanın şu andaki kuzey kutbunda olacak?
YANIT: Yeni coğrafik kuzey kutbu bugün Kuzey Orta Afrika olan yer olacak. Kuzey Amerikanın batı sahili, güney sahili olacak. Meksika, ABD, Kanada ve Alaska yeni güney yarıkürede olacak. Ancak yeni manyetik kutuplar Batı – Doğu yönelimine sahip olacak.
Tüm değişiklikler gerçekleştikten sonra, karaların sakinleşmesi ne kadar sürecek?
YANIT: Son fiziksel gezegensel değişimlerin Mart 2013’de tamamlanması bekleniyor. Karaların sakinleşmesinin 3 ay sürmesi bekleniyor. Gezegenin tam sakinleşmesi, gezegendeki insanların organize olmaları, yerleşmeleri ve yeni yaşamlarına başlamaları 2 yıl sürecek. Birçok seçimlerin yapılması gerekecek.
Yerküre değişikliklerinden hemen sonraki geçiş zamanı sırasında Dünya insanları ne tür yardım alabilir?
YANIT: Yerküre değişikliklerinden hemen sonraki geçiş zamanı sırasında, bağlı gezegenleri & birçok ekipleriyle birlikte Galaktik federasyon dahil Andromeda Konseyi Dünya insanlarına yaşamın tüm alanlarında arzuladıkları kadar sınırsız yardım sağlayacak. Ayrıca uzayın diğer bölgelerinden iyiliksever 3B boyutlu gezegenlerden işbirliği olacak, Dünyadaki 3B yaşamın son 9 ayı sırasında yardım sağlayacaklar. Bu iyiliksever insanlar gelişimlerinin tüm alanlarında Dünyanın 2,000 – 5,000 yıl ilerisindedir. Ayrıca kendi ileri teknolojilerinden dolayı, Dünyada insan yaşamını stabilize etmeye yardım için gerekli her şeyi başlatabilecekler. Bu tıbbi bakım ve gıda, giyecek, yeni barınak ve benzeri şeyleri sağlamak şeklinde olacak.
Dünya insanları yeni 4B insanlar olarak beden kompozisyonları & yapıları açısından nasıl değişecekler?
YANIT: Kavranacak en önemli şey 3B’den 4B’e, 3B insan olmaktan 4B insan olmaya geçişin, dönüşümün yumuşak, acısız olacağıdır. Bu deneyim hücresel yapının bugün sahip olduğunuz 3B titreşim hızında varolan daha yavaş, daha yoğun, daha ağır olmaktan, daha yüksek, daha hızlı, daha hafif 4B titreşim hızına dönüşümü olacaktır. Daha uzun, kütle, ağırılık & yoğunluk açısından daha hafif bir bedene sahip olacaksınız, şu andaki ağırlığınızın yaklaşık 1/10 ağırlığa sahip olacaksınız.
Aklınızda tutun, bedeninizin moleküler yapısı değişecek. Kristal bazlı molekülleri düşünün. Varolan 3B hücre duvarlarınız kristalin bazlı olmaya dönüşecek. 4B bedeniniz, yeni 4B bedeninizin hücresel yapısı kristalin moleküllere dayalı olacak. Artık karbon bazlı olmayacak, kristal bazlı olacak. Her bir hücrenin çekirdeğinde, merkezinde, tam ışık aşılaması olacak. Dünya insanları, 4B bedenleriniz gerçekten çok yarı - şeffaf olacak. Bu doğal 4B boyut, 4B yoğunluk halidir.
Herkes göreli olarak uzun & ince olacak. Bu basitçe kristal hücre yapısından oluşan bir bedene sahip olmanın doğasıdır. Ayrıca ışıkla aşılanma açısından ‘daha hafif, daha ışıklı’ olacaksınız.
Tam sağlık açısından, 4B Dünya insanları çok sağlıklı olacak. Güneş sisteminizin ve Dünya’nın 4 ncü boyuta, uzayın 4 ncü yoğunluk bölgesine göç etmesiyle, Dünya tipi 3B hastalıklar toptan yok olacak.

26 Nisan 2012 Perşembe

Evrenden İstek ve Teşekkürler.

Cep telefonundan fotoğraf yüklemeyi istedim ama olmadı bir türlü, olsun varsın sanırım benim gibi doğaya gönül vermiş, şehir hayatının temsil ettiği temel değerlerden vaz geçmeyi seçen; Olgun Şimşeğin dediği gibi "Şehirde yaşayan birisi için Lüks; bir dağın başında topladığın mantarı, akşam ateşin başında yiyebilmektir." bu sözü benimseyen hazmeden herkes gibi bende son bir kaç gündür yaşadığım Düzce seyahati sonucunda hasretim ve ateşim iyiden iyiye ateşlendi.
Kızımla bir başımıza çıktığımız bu ufak seyahat benim için ilkleri de barındırıyordu. Bunlardan biri kızım ile başbaşa ilk seyahatim. İkinci olarak kızımla ilk doğa yürüyüşümüzü yapmamız. Ona bu mutluluğu bana yaşattığı için tekrar teşekkür ediyorum.
Evrenden istek bölümüm şunu içermekte; bize ait olmayan bu dünyadan leydi GAİAyı yakından tanıyabilmek ve ona daha fazla saygı duyabilmek için bir miktar toprak parçasını geçici bir süreliğine (ömrümüz boyunca :) ) bizlerin hizmetine sunması.
Evrene teşekkür bölümü ise bu isteğimizi canlı tutan olayları hayatımıza yönlendirmesi ve bu şevki kamçıladığı için tekrar teşekkürler.
Kızıma doğayı sevdirme çalışmalarım sırasında (o kadar sevdirmişim ki gelince geri dönelim diye tutturdu) karşımıza çıkan tüm mevcudata buradan teşekkürler. Naneler, maydanozlar, papatyalar, serçeler, kanaryalar, yeşil başlar, kelebekler, küçük dere ve ismini bilmediğim tüm çiçekler, uğur böcekleri, cennet böcekleri ve diğerleri, sırtımızı ısıtan güneş, ara ara serinleten rüzgar ve bulutlar hepinize kızım adına ve kendi namıma sonsuz teşekkürler.

24 Mart 2012 Cumartesi

Balık peşinde Hereke'de bir gün

     Nihayet kışı atlattık! hava biraz ısınınca kedinin ciğere koştuğu gibi kendimi sahile atmanın derdine düşmüştüm, nihayet bugün beklenen gün gelmişti. Bu kadar ani ama bu kadar da tesadüfler içeren bir telefon ve insan trafiğinden sonra öğleden sonramı boşa çıkarmış kendime harika bir zaman yaratmıştım. İkide bir çıkarıp temizlediğim ve bakım yaptığım malzemelerimi apar topar arabaya yerleştirip (telaştan fotoğraf makinesini dahi almayı unuttum, aslında evden kaçtım :) boşa çıktığınızı hanımlar öğrenmesin :mrgreen: ) benzinliğe giderken ne yana gideceğimi düşünmeye başlamıştım. Boğaza mı? Acemiyim,kalbalık ve gürültü. Göle mi? İsteksizim dalga sesi duymak istiyorum, dedim kendi kendime. Ve nihayet yeni yerler görmenin, avlaklar keşfetmenin zamanıdır şimdi dedim. Hele ki iş için otobana girdiğimde sürekli batıya arabayı sürmekten gına gelmişti. Kesinlikle doğuya doğru sürmeliydim. 

    Böylece Hereke'ye kadar arabayı sürdüm. Orada küçük bir liman var, şansımı orada deneyebilirdim. Üniversitedeyken trenle içinden geçerdim kısmet bugüneymiş. Gittim yakından gördüm ve çayını içtim. Şimdi nereye oltayı sallamalı diye düşünürken balıkçı barınağından uzaklaşıp limana doğru yol almaya başladım. Kendi kendime mükemmel bir av noktası dediğim limanın hemen dibinde, çakıllık sahilde buldum kendimi. 

    Burayı beğenmiştim. Kim bilir kısmette bugün neler var diye düşünerek takımlarımı hazırladım. Belki o gün bugündür. İlk levreğimi belki burada yakalayacağım diye düşünerek kendi kendimi gaza getiriyordum. Hem yeni aldığım sahtelerimi deneyeceğim hemde beklemeli av için gerekli olan takımımı hazırlıyorum. Düğümün bile acemisi olan ben şamandıralı güzel bir takım hazırladım ( nasılda kendi kendimi gazlıyorum :) )

    Takımımı suyla buluşturmak, askerden dönüp sevgiliye kavuşmak kadar mutluluk verdi bana. Fazla bir şey beklemiyordum oraya gitmek, orada olmak, takımlarla, kamışlarla, sahtelerle, misinalarla haşır neşir olmak beni kendime getirmişti. İlk önce ciddi ciddi bir av beklentisi olan ben bir saat sonra kullanmadığım yada denemeye fırsatım olmadığı sahte ve silikonların yüzüşlerini seyredip puan vermekle geçirmeye başladım. Spin için antreman yapmaya başlamış hafif sahteleri bile sanırım 20-25 metreye atmayı başarabilmiştim.Herhangi bir vuruş alamasamda limandaki bir geminin de yükünü boşaltıp gitmesi ile sükunet dolu sessizliğin ve güneşin sıcak kollarında olmak harikaydı. Gidiş dönüş 70km. yola deymişti. Balık yakalayamasamda dönüşte harika bir haber almış, uzun bir uğraştan sonra İzmit'ten bir AVM.yi firmamız bünyesine katmıştık, artık İzmit tarafına daha sık gidecektim ve bu bahaneyle yeni avlaklar keşfetmek için mükemmel bir durum kendiliğinden ortaya çıkmıştı. Umarım başka zaman avlarımı taçlandırıp sizinle paylaşma fırsatı bulabilirim.

13 Mart 2012 Salı

+1 EKLE DESTEKLE

İnternette daha çok zaman geçirip sosyal hayattan uzak kaldığınızı düşünüyor, Dünya'ya bir faydam yok diyorsanız, işte size fırsat; Gerisi tanıtım videosunda...  

KONY 2012

Dünyayı değiştirmek ve aydınlanma çağına sokmak için dualar edip dururken! karşınıza vahşetin ve gaddarlığın zamane karakteri ile oturan KONY yüzünüze bir tokat gibi çarpıyor. youtube da ilk izlediğimde sayı 6 Milyon 5 yüzbindi, Bir gün sonra ise sayı 36 Milyona çıkmıştı. Şu anda sayı 75 milyolarda. Jason Russell 30 dakikalik bir video ile Joseph Kony’nin kim olduguna ve neler yaptığına dair bir video yapmış. Kony Uganda’da devlete karşı kurulmuş olan bir örgütün lideri. video’nun amacı adamı durdurmak tutuklatmak. Çünkü ordusu sadece çocuklardan oluşuyor. 
Videonun  sonunda ki kehanet! ise sizi kendinize getiriyor; "Dünyanın değişmesini mi istiyorsun o halde başlayalım" 
www.kony2012.com websitesinden daha fazla bilgiye de ulasabilirsiniz.