28 Aralık 2010 Salı

Defending Your Life...Hayat savunmaya değer..

Adını pek duymadığımız, milyonlarca dolarlık bütçeye sahip olmayan fakat konusu ve işleyişi ile hafızalarımızda yer edinen bir film. "Defending Your Life" Hayat Savunmaya Değer sadece kadrosu ile  (Merly Streep ve Albert Brooks) dikkatimi çeken bir filmdi. 1991 yılı yapımın fantastik! ve komedi olması güzel bir birleşimdi. Fantastik öğeler daha çok ölüm ötesine farklı bir bakış açısı getirebilmesindeydi. Yaşamdan sonraki cennet ve cehennem kavramlarının neler olmadığı ince bir üslupla anlatılırken hayatın güzellikleri önümüze çıkan fırsatlar ve edinimler üzerine güzel bir yapım. Korkunun bizler üzerinde ne gibi etkileri olduğu, yaşamın bizleri insan! olma yolunda ne gibi fırsatlar sunduğunu anlatan ama yargılamayan bir film.
      Hani derler ya; ölmeden önce yapmanız gereken yada görmeniz geren yüz şey diye. Evet bu da ölmeden önce izlemeniz gereken yüz filmden birisi :) iyi seyirler...

22 Aralık 2010 Çarşamba

Bitkisel Arıtma Tesisi; Bio iyileştirme


Aşağıda yer alan bilgiler sürdürülebiliryaşam sitesinden alınmış olup;19/27 Eylül 2009 tarihleri arasında Pastoral Vadi, Fethiye'de yapılan Penny Livingston Stark ile Permakültür Çalıştayı notlarından bir kısmını içermektedir.Bu çalışmada emeği geçen ve bizimle paylaşan herkese teşekkürü bir borç bilirim.

BİYO İYİLEŞTİRME (BIO/REMEDIATION)
Biyo/iyileştirme toprağın ve suyun biyolojiyi kullanarak doğal yöntemlerle arıtılıp iyileştirilmesidir. Bunu aşağıdaki tekniklerle yapabiliriz:
1. Bitkilerle,
2. Mantarlarla.
Temizlemeye çalıştığımız kirleticiler:
1. Sabun
2. Deterjan
3. Parazitler/mikroplar/virüsler
4. Tuz
5. Metal ve mineraller
6. Kimyasallar
7. Petrol
8. Suni gübre ve pestisitler
9. Yemek yağları
10. Lağım (insan ve hayvan dışkıları)
11. Radyoaktivite (radon gazı)

Radyoaktivite: Radyoaktif radon gazı özellikle volkanik kayaçların (granit gibi) bulunduğu bölgelerde yerden çıkarak binalara sızmaktadır. Bu bölgelerde bulunan evlerin zemin katları yeterince havalandırılmazsa radon gazı alt katlarda birikerek solunum yolu ile insanlara zarar verir. 

Sabun ve Deterjanlar (gri su)
Çamaşır ve banyo sularının atığında sabun ve deterjan bulunmaktadır. Mutfak sularında sabun ve deterjan atıklarının yanısıra yağ, sirke ve süt gibi atıklar da bulunabilmektedir. Bir sonraki başlıkta açıklandığı gibi, bu suların arıtılması biraz daha karmaşıktır. Gri sular temizlenmesi en kolay sulardır. Parazit mikrop ve virüsler de aynı yöntemle temizlenebilir. Bu yöntemde bakteri, mantar ve bitkiler arıtma için kullanılabilir. Gri suyun arıtımında oksijensiz bakteriler arıtmayı yapmaktadır.

Bakteri: Yapmamız gereken bakterinin yaşabileceği bir ortam yaratmaktır. Bu ortamı yaratırken iki noktaya dikkat etmemiz gerekir. 
• Yüzey alanı Bakterinin yasamak için gereksinme duyduğu yüzey alanıdır. Ponza taşı gibi taşlarda yüzey alanı daha çoktur. İri çakıl taşları ya da odun parçaları, kargı, bambu vs bu amaçla kullanılabilir. Malzeme küçük olduğunda tıkanma olacağından iri olmalarına dikkat edilmelidir. Önemli olan seçtiğimiz malzemeler arasında boşlukların kalmasıdır. Ayrıca kullanılan malzeme tek çeşit olmalıdır. 
Suyun tankın içinde bekleme süresi: yüzey alanı ve bekleme süresi tankın büyüklüğünü belirler. Su tankın içinde ne kadar uzun süre beklerse o kadar iyileşecektir. Gri su tankın içinde en az bir kaç saat (?) beklemelidir, gri su tankta ne kadar kalırsa o kadar temizlenir.
Arıtılmış su göl suyu gibidir ve içinde tuz bulundurabilir. Bu sistemde kullanılan bakteri anaerobic, yani havasız yaşayan bakterilerdir; temizlenen su yine de içilmez, içilirse hasta edebilir. Bu suyun organik maddenin çok olduğu yani örtüleme yapılmış toprağa yer altından ve malç içine verilmesi önerilir. 

Gri Su Arıtma Sistemi
Bu tasarımda su giriş ve çıkış boruları tankın üst seviyesinin 15 cm (?) altında olmalıdır. Tank yüksekliği en fazla 50 cm olmalıdır. İçine yerleştirilen çakıl su seviyesinin 10 cm üstünde olmalıdır. Üstten sadece çakıl taşları görülür. 
Not: *) Yandaki tasarımda, tank yerine bir havuz/hendek kazılıp, altına su geçirimini önleyici bir membran/beton serilebilir.
*) Bu sistem ilk kullanıldığında tam verimle çalışmaz, çünkü bakterilerin oluşması için zaman gerekir.

Ön Arıtmalı Gri Su Arıtma Sistemi
İlk şemadaki arıtma havuzunun girişine ön arıtma tankı konulabilir. Bu tankın büyüklüğü ihtiyaca göre deği0mekle birlikte 2/4 kisilik bir aile için 20 L bir depo yeterlidir. Ön arıtma tankının içi ufak tahta parçalarıyla doldurulur. Çıkışına tıkanmayı önlemek için iri çakıl (10cm) taşları yerleştirilir. Burada atık su hiç beklemeden ikinci tanka geçiş yapar. Bu tankın içindeki tahta parçaları dağılıp geçişi engellemeye başladığı zaman içi boşaltılır. Kara mayonez olarak adlandırılan birikinti bitkiler için çok verimli bir gübredir. Örtüleme (malç) olarak bitkilerin altına konur. İkinci tanktan çıkan su çıplak toprağa vermek yerine ağacın çevresine konan örtülemenin 10cm derinine verilir (deşarj edilir).
Tankların icine giden suda kullanılmaması gereken maddeler: 
Amonyaklı temizleyiciler
Klor (chlorine/bleach) 

BİYOSİTLER
Tarımsal gübre, böcek ve mantar ilaçlarını biyolojik yöntemlerle arıtma olarak tanımlanır.
Bu tür arıtmaların temeli, temizlemeyi yapacak olan bakteri ve mantarlar için bir yaşam ortamı oluşturmaktır. Bu ortam da OM (Organik Madde) ve malç’dan oluşmaktadır. Örneğin, tabakalı örtüleme ile 3 aydan 3 yıla kadar zaman süresince zararlı kimyasallar bakteri ve mantarlar tarafından sindirilerek zararsız hale getirilir. 

Mutfak Sıvı Atıkları Arıtma Sistemi
Mutfak sıvı atığı katı yağ, bitkisel yağ, süt ve ürünleri, sirke gibi atıklardan oluşur. Buna çamaşır ve bulaşık atıkları da eklenebilir.
Şekildeki ön tutma kabı, her ay, ya da 2 ayda bir karıştırılır; yılda 1/2 kez boşaltılıp içindekilerin değiştirilmesi gerekir. Biraz daha fazla bakıma ihtiyacı vardır.

Atık su arıtma sisteminin bileşenleri ve bağlantı şekilleri yandaki şekilde verilmiştir. Ön arıtma sistemi odun yongasından oluşmaktadır. Boru bağlantıları bu depoyu kolayca sistemden ayırıp içini boşaltmaya elverişli hale getirilmiştir. Ön arıtmanın çıkışı aerobic ve
anaerobic arıtma yapılan havuzun girişine verilmiştir. Borunun ucu kaba taşların arasına yerleştirilerek tıkanma önlenmektedir. Arıtma havuzunun içine çapı 4 5 cm olan odun yongası veya taş yerleştirilmekte ve kirli suyun belirlenen hızda akışı sağlanmaktadır. Arıtma havuzunun çıkışı etrafı malç ile çevrilmiş ağaçların bulunduğu bahçeye verilmektedir. Atık su arıtma sistemlerinin tasarımı için aşağıdaki kitap tavsiye edilir (Ali Gökmen): “Constructed
Wetland in the Sustainable Landscape, Yazarlar: Craig S. Campbell, Michael Ogden”  

Kanalizasyon Atıklarının Arıtılması, Siyah Sular
Sistem bir foseptik tankı ve arıtma havuzundan oluşur.  Foseptik tankı 2 kısımdan oluşur, ilk kısımda katıların çökelmesi sağlanır. İki kısım birbirinden altta bir deliği olan levha ile ayrılmaktadır. İlk kısımda katıların çoğu çökelir, ikinci bölmeye geçen sıvıdaki katı atıkların geri kalanı çökelir. Foseptik tankın ilk bölümünün üst kısmında yağlar birikir. Zaman içinde üstteki yağ ve alt taraftaki katı atık bakteriler tarafından parçalanır. Foseptik tankın hacımı kişi başına 1000 L olarak hesaplanır.
Foseptik tankın çıkışındaki boru arıtma havuzunun girişine bağlanır. Bu havuzun yüksekliği 50 cm’den yüksek olmamalıdır. Arıtma havuzu 4/5 cm genişliğinde çakıl taşları ile doldurulur. İçine su bitkileri dikilir. Bitkilerin köklerinin giriş borusunu tıkamaması için ters çevrilmiş kovanın içine sokulur. Kovanın üstü çıkarılıp üzerine bir taş koyulur. Giriş borusu ucu çıkış borusuna göre daha yukarıdadır. Atık su giriş borusunun ucundan dökülür. Arasıra kova üstten açılarak kontrol edilir.  

Sızdırmalı Foseptik Deposu
Bu sistemde arıtma havuzuna giren boru delikli bir sızdırma borusunun içine yerleştirilir. Sızdırma borusunun etrafı diğer sistemde olduğu gibi çakıl taşları ile doldurulur ve su bitkileri dikilir. Çakıl taşlarının inceleri su katmanının üzerine serilerek suyun yüzeyinin hava ile teması kesilir. Bitkilerin kökleri sızdırma borusunun içine giremediği için giriş borusu köklerle tıkanmamaktadır.

Metal ve Bazı Tehlikeli Kimyasalların Arıtımı
Suda çözünmüş metal iyonları elementlerden oluşmuştur ve bunları değiştirmek mümkün değildir.
Bakteriler bunları sindiremezler. Çözüm, bu metallerin bitkiler tarafından emilmesidir. Havuç, patates gibi bitkiler metalleri emme özelliğine sahiptir.
Tarımsal ormancılık’ta bunların bazı örnekleri görülecektir. Örneğin, Elcornia kökleri fotoğraf banyolarından çözülen gümüşün %95.5’ ini tutmaktadır. Bu kökler kurutulup yakıldığında, saf gümüş elde edilebilmektedir. Amerika Madencilik Bakanlığı, hangi bitkinin hangi metali emdiğini araştırmaktadır.
Dioksin, PCB (polychlorinated biphenyl), Benzen, Petrol ürünleri mantarlar (fungi) tarafından parçalanabilir.
Paul Stamets mantarlar konusunda yaptığı ara0tırmalarla bilinmektedir. Bu konuda youtube’ dan “Ted Talk” başlığı araştırılabilir. İstiridye mantarının (oyster mushroom) petrol ürünlerini sindirdiği görülmüş ve yapısında bu hidrokarbonlara rastlanmamıştır. 

21 Aralık 2010 Salı

AccuRadio

Müzik dinlemek her zaman keyif vermiştir. Hele ki rakı sofrasında dinlenen Türk halk müziği ve Türk sanat müziği ayrı bir zevk. Ya uzun bir yolculukta kulağa hoş gelen tınılara ne demeli. Ya internette dolaşırken müzik dinlemek.! Hoşumuza giden bir yazıyı okurken fondan gelen bir müzik dinlemek hoşunuza gitmez mi? Öyle ise size önerim http://accuradio.com mutlaka bir göz atın. Sitenin tasarımı ile de sizi istediğiniz müziğe yormadan ulaşmanız sağlanmış.

Paralel Evrenler

Kuantum bilimi ile harika bir belgesel. paralel evrenler..

Ay tutulması

     Bu ay tutulmasının diğerlerinden daha fazla ne farkı var diye bilirsiniz? Hiç bir farkı yok dünya güneş'le ay'ın arasına giriyor o kadar, standart prosedür :) Lakin bu seferlik ayrıntı 21 aralık tarihinde meydana gelen tutulma bundan tam 456 yıl önce gerçekleşmiş olması. İlginç değil mi? Benim için asıl fark yaratan nokta ise bu gibi kozmik olayların yoğun olduğu zamanlarda yaşıyor olmamız. Düşünsenize bir adet bin yıl döngüsü yaşadık, bin yılda bir meydana gelen bir olay. Gezegenlerin dizilişini yakaladık. 1995 yılında geçen Hale-Bopp kuyruklu yıldızı bir önceki geçişi 4200 yıl önceydi. 1800lü yıllardan beri takip edilen Halley kuyruklu yıldızının 1986 yılında ki geçişinde çekirdeğinin parçalanıp yok olması gibi. 


Bir çok kozmik ayrıntı ile doldura biliriz yazımızı, Varmak istediğim nokta Bizler muhteşem bir zaman dilimi içerisinde yaşıyoruz. Hem kozmik, hem ruhsal olarak. Yaşanılan hiç bir şeyin boşuna olmadığına inananlardanım. Tesadüfün hayatımızda yeri olmadığını biliyorum. Kozmik pencereden bakamadığımız her olayda tesadüf eseri deyip geçiştiriyoruz. Hayvanların göç etmesi tesadüf olabilir mi? Ya güneşin doğuşu; yada mehtabın bizlere hissettirdiği o coşkun sıcak duygu yoğunluğu tesadüf olabilir mi?  


Hayatımızda tesadüf olmadığı gibi tesadüf diye değerlendirdiğimiz her olay bizlerin Daha geniş bir pencereden olaylara yaşanılanlara bakamıyor olmamızdan kaynaklandığı kanısındayım. Bizler bilinçlendikçe, Kozmik şakacının oyunlarını daha iyi kavrayabilir ve bundan keyif alabiliriz.

20 Aralık 2010 Pazartesi

PERMAKÜLTÜR NE DEMEKTİR ?

Permakültür ne demektir?
  Permakültür toprak/arazi düzenlemede ekolojik prensipleri ve doğanın dokusunu örnek alan bütünsel bir yaklaşımdır.
  Permakültür, insan gereksinimleri için araziyle insanları uyumlu bir şekilde entegre edip dayanıklılık ve direnç sağlamayı amaçlar.
  Permakültür de bitkiler, hayvanlar, su, hava ve besin zincirinden oluşan ekoloji süreçlerinde yiyecek,  enerji, sığınak ve altyapı için kullanılan teknolojilerle insan gereksinimleri uyum içindedir.
  Bir permakültür sistemi içindeki her element birbiriyle, birinin çıktısı diğerinin girdisi olacak şekilde ilişki halinde olmalıdır.
  Bir permakültür sisteminde yapılacak iş en aza indirgenir. Atıklar kaynak haline getirilir.
Böylece üretimde zenginlik ve aynı zamanda doğanın yeniden restore edilmesi sağlanır.
Bill Mollison Bir Tasarımcı Elkitabı adlı eserinde permakültürü şöyle tanımlar: Permakültür, doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanmasıdır. Üzerinde yaşayan insanlar ile arazinin, insanların gıda, enerji, barınak ve diğer maddi ve manevi ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde karşılayan ahenkli bütünleşmeleridir. Sürdürülebilen tarım olmaksızın istikrarlı bir sosyal düzen mümkün değildir.
Permakültür tasarımı, kavramsal, maddi ve stratejik bileşenleri hayatın bütün formlarının yararına çalışan bir model içinde bir araya getiren bir sistemdir. Permakültürün arkasındaki, doğaya aykırı olmaktan ziyade onunla birlikte çalışma, uzun süreli düşüncesizce hareket etmekten ziyade uzun süreli özenli gözlem yapma, sistemlerin sadece bir ürününün peşinde koşmaktan ziyade onlara bütün işlevleriyle bakma ve sistemlerin kendi evrimlerinin gerçekleşmesine izin verme felsefesidir.

Jamie Oliver Food Revolution (Yiyecek Devrimi)

Jamie OLIVER bu isim belki çoğumuz için bir şey ifade etmiyor olabilir, fakat o dünyayı değiştirmeye gönül vermiş birisi. Dünyayı değiştirmeyi kafaya koymuş bir deli mi? Hayır. O büyük şirketlerin bizlere oynadığı oyunu bozmaya karar vermiş, basit düzenlemelerle hayatımızın nasıl güzel olabileceğini göstermeye çalışan değişimi seçebileceğimizi bizlere gösteren ve seçeneğimiz olduğunu hatırlatan birisi o kadar.
Hazır yiyeceklerin doğal sebzelerden nasıl daha ucuza satıldığını düşündünüz mü? Güney Amerika'da yetiştirilip gemiye konup haftada bir kurulan bir semt pazarınızda yerli üretimlerden daha ucuza satılan (yada aynı fiyata) muz'un hikayesini hiç düşündünüz mü? Ya da etin kilosu kırk lira iken sucuğun kilosunun nasıl yirmi lira olduğunu! Ya yerli üretim mercimek pirinç vb. gıdaların fiyatlarının sürekli yükselirken yine güney Amerika'dan gelen soya fasulyesinin fiyatının değişmeyip gerilediğinin farkına vardınız mı? HAYIR mı?


Büyük şirketler bizlerin gitgide daha tek düze ve tek tip beslenmeye doğru ittiği, yediklerimizle bizleri yönettiğinin farkına varmış birisi Jamie.

Pazardan alıp geldiğiniz bir kilo ıspanağın diğer malzemeler ile beraber hazırlanıp soframıza konuncaya kadar ki toplam maliyeti nasıl bir pizzadan pahalı olabilir ki! Sürümden mi kazanıyorlar? Dedikleri ve gösterdikleri renkli ve cezbedici ürünlerle soframızdaki ıspanak arasında nasıl bir tezatlık var? O pizzanın veya hamburgerin içindekiler nedir ki bu kadar ucuza yiyebiliyoruz?

"Ne yersek oyuz" deyişi ile bizlerin kimliklerimizin kazanılmasını sağlamaya çalışan bir sadece ütopyacı! Jamie. Fakat insanların gerçekle yüzleşmesini çok çarpıcı ve açık bir şekilde ortaya koyuyor. Programı izlediniz mi bilmiyorum ama eğer izlemediyseniz buradan takip edebilirsiniz.http://www.jamieoliver.com/

15 Aralık 2010 Çarşamba

WİKİLEAKS'in Nedir? Ne Getirmiştir.?


Ellerindeki çok ses getirecek bir milyondan daha fazla dokümanı yayınlayarak, tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başarmış olsalar da aslında çok daha önceden de zaman zaman yayınladıkları raporlar ile çok sayıda ödül kazanmış, birçok kesimden insanın takdirini kazanmışlardı. 

2006 yılında kurulmuş uluslararası bir oluşum ve bu oluşumun toplam dünya üzerinde 800 gönüllüsü var. ( Yaşananlardan sonra gönüllülerin sayısının milyonlarla ifade edildiği ortadaJ ) Gönüllülerinin büyük bir kısmı gazeteci ve teknoloji çalışanları ve matematikçiler. Wikileaks’ın lideri bugün bir gazeteci olmasına rağmen aslında kendisi eski bir bilgisayar korsanı. Bu lider Avusturalyalı olup ismi Julian ASSANGE dır.

Çağımızın Robin Hood’ü olan bu kişiler bizleri sıradan basit sokaktaki adamı; Bilinmeyen fark edilmeyen, çevrilen oyunların içerisinde kukladan ziyade başrol oyuncusu olmaya davet ediyor. Yayınladığı ÇOKGİZLİ ! belgelerle halkın farklı bir bakış açısı edinmesini sağlayan bir kuruluşu günah keçisi ilan etmek bana “yarası olan gocunur” ata sözünü hatırlattı. Belgelerin değerli olup olmadığından ziyade insanların mevkisi, düşüncesi ne olursa olsun her şeyi şeffaf bir şekilde öğrenmeye bilmeye hakkı olduğunu düşünüyorum. Belgelerin içeriği tartışılır araştırılır, hesap sormak isteyen sorar. Fakat avamın arkasından çevrilen işler onun cahil hiçbir şeyi bilmez kendi kendini yönetemez olduğunun düşünülmesi nasıl bir demokrasi kavramının içerisindedir? Merak ediyorum.  

Yayınladığı belgelerin arasında kirlenmiş siyaset ve politika malzemeleri haricinde neler mi var? İşte birkaç örnek….Çocuk pornosuna karşı gibi görünüp bu sektör üzerinden yasal yollarla gelir elde eden şer….zlerin izledikleri metotlardan, hristiyan organizasyonların çocuk pornosu tehlikesini avrupa'da aileler üzerinde baskı kurmak için nasıl kullandıklarına… Avusturalya hükümetinin içinde dişçilerin filan legal web sayfalarının da olduğu -tamamen keyfi bir şekilde hazırlandığı belli olan- gizli sensör listesinden… İngiltere'deki bir nazi forumuna üye olan tüm kullanıcıların kullanıcı adı, e-posta, parola bilgilerini ve birbirlerine gönderdikleri gizli mesajları içeren veri tabanı dump'ına kadar her konuda gelen sızıntıları yayınlayan cesur girişimdir

Bu ve daha farklı bilgileri bizlere sızdıran Wikileaks’ın tabiî ki “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözü doğrultusunda düşman edinmesi kaçınılmazdı. Bundan dolayı kendilerini güvenceye almak için 1,4 GB'lik yeni ve şifreli bir dosyayı internet sitesine yerleştirdi. "Insurance" (sigorta) adıyla sıkıştırılmış formatta yer alan dosyanın açılması için gerekli şifrenin verilmemesi, site yöneticilerine yönelik baskılarının sürmesi durumunda şifrenin de açıklanacağı yönünde yorumlandı. WikiLeaks sitesinin yeni koyduğu 1,4 GB'lık dosyanın ABD'nin Afganistan savaşıyla ilgili daha önce yayınlanan dosyadan 20 kat büyük olduğu ifade ediliyor, Merkezi ABD'de bulunan Kriptografi Araştırmaları kuruluşunun başkanlığını sürdüren Paul Kocher, "şifre olmadan hiç kimsenin 'Insurance' dosyasının içinde ne olduğunu öğrenemeyeceğini" söyledi.

Kimilerinin kıyametin alametlerinden olan, Deccal olarak nitelendirdiği Wikileaks; Kıyametin "insanın uyanıp ayağa kalkacağı dönem" düşüncesi  ile pek de güzel bir yerde duruyor. 
Belgeleri yayınladıktan sonra büyük güç!lerin elinde olan bir çok kuruluş Wikileaks’a savaş açtı. Bu meydan okuma wikileaksın yanında saf alan bir çok Hacker bu meydan okumayı bir meydannet J savaşına çevirdiler. Eee baskı ile sindirmeye çalışırsanız olacağı buydu. Bu arada hackerleri sonuna kadar destekliyorum.

Bu adresten  wikilieaks’e sadece iki tıklama ile manevi destek olabilirsiniz.  Şu ana kadar sayı 650.000 geçti. http://avaaz.org/en/wikileaks_petition/?fp

6 Aralık 2010 Pazartesi

Yeni Çağ

     2012 nedir? ne değildir? sorularımıza yanıt ararken beklentilerimizin hayallerimizin umutlarımızın gerçekleşmesine bel bağladığımız bu tarih hakkında farklı bir görüş ve anlayış yakalayacağımıza inandığım bir alıntı ekledim... Beğeni ile okuyacağınıza inanıyorum.

Birçok kişi "Yeni Çağ" sözcüklerini duyar ve onun ne olduğu hakkında önceden belirlenmiş, var olan köhne sistemin bir dizi anlayışa sahip olur. Bazılarının aklına hemen uçan daireler, uzaylılar, astroloji, tarot, geçmis yaşamlar ve medyumların kapısında kuyruğa girmiş insanlar gelir. Bu şeylerin Yeni Çağ'ın genel tablosunda bir rol oynadığını inkar edilemez, çünkü varolacaklar. Ama, size bu konuda başka perspektifler de sunmak istiyorum. Ki bunlar sizlerinde bildiği içten içe harekete geçmeyi bekleyen sezgilerinizin ve bilgilerinizin bütünüdür.

Her şeyden önce, bizler kendi inancımızı vaaz etmiyoruz, bu inancı yayma heveslisi değiliz. Yeni Çağ bir din değildir, onun sizin inceleyebileceğiniz bir doktrini yoktur. O bir dünya felsefesidir. Yeni Çağ insanlarının topladıkları bağışlarla inşa ettikleri bir merkez binası yoktur. Aslında, o hiçbir merkezi yönetime ya da herhangi türde bir merkeze sahip değildir. 

Yeni Çağ'ın bir yöneticilik programı yoktur; onun onaylanmış bir okulu, hatta Yeni Çağ öğretmenliği sertifikasi veren bir kursu bile yoktur. Onun hiçbir tapınağı da yoktur. Bizim danışmak için başvurabileceğimiz tek bir "liderimiz" de yoktur. Bizim hiçbir kutsal şamanımız yoktur, ve geçmişte de olmamıştır.

Bizim katılabileceğimiz hiçbir şey, takipçisi olacağımız hiçbir kişi, ve inandığımız şeyi açıklayan ortak bir kitabımız yoktur! Biz düzenli toplantılar, seri tv programları vs. düzenlemeyiz. Bizim para yollayacağımız bir yer de yoktur. 

Yeni Çağ felsefesi her insanın sahip olduğuna inandığımız sezgisel bir bilgiyi ortaya çıkarır ve bu bilgi içinde inanılmaz bir tekillik vardır! Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu felsefeyi anlayan binlerce insanla karşılaşırsınız. Sanki onlarda kimi en garip kavramları bile anlayan ve onları sahiplenen bir bilgelik vardır.

Yeni Çağ'ın ne olduğuna gelince:
Biz, hepimizin yaşam devrelerinden geçtiğimizi öğreten bir felsefeye sahip insanlarız. Bu geçmiş yaşamlar anlamına gelir. Biz rastlantı ya da kaza diye bir şeyin olmadığına, ruhsal bir düzeyde yaratılmasına yardımcı olduğumuz sorunların ya da derslerin bulunduğuna inanırız. Bu bizim yaşamımızdaki her şeyin sorumluluğunu üstlenmeye inandığımız anlamına gelir. Bir Yeni Çağ inanırı asla bir tarikata katılmaz, asla bir liderin peşine takılıp intihar etmez ve bulunduğu durumdan ötürü başkalarını suçlamaz. Bir Yeni Çağ inanırı, insanın içinde muazzam bir gücün bulunduğunun farkındadır. Bu felsefe Kendi-Değerini-Bilmeyi ve korkunun ve kuşkunun nasıl aşılacağını öğretir. Burada İnsan'ın muktedir-kılınışı anahtar ve "yaşamımızda olumlu değişimler yaratma niyeti" de mantra'mızdır.

Biz insanların şifa bulmalarına yardımcı olmak üzere onları dengelemek için enerji çalışması yaparız. Başkaları için dua ederiz, dünya barışı için meditasyon yaparız, ve ne olursa olsun birbirimizi sevmemizi sağlayacak bilgeliğe erişmek için uğraşırız.

Biz hiç kimseyi ve hiçbir şeyi yargılamayız. Biz "birbirimizi sevmenin" birbirimizin inancına hoşgörülü olmak anlamına geldiğine inanırız. Hangi yolla olursa olsun, Tanrı'yı saf bir kalple arayışa saygı duyarız. Her şey dengede olduğunda sevinç duyarız ve ortak bir insani amaç için her dini inançtan insanla seve seve bir araya gelip dua ederiz.


Biz gezegeni değiştirecek bir katalizör olarak kendi kişisel spiritualitemizle ilgilenmeye inanırız. Biz işimizin başkalarını değiştirmek olduğuna inanmayız. Her birey buna kendisi karar verecektir. Biz insanların kendi başlarına büyük spiritüel kararlar verecek kadar güçlendirildiklerine inanırız. Büyük binalar ya da kısıtlayıcı doktrinler olmadan, olan her şey için hücresel düzeyde sorumluluğa sahip olduğumuza inanırız.

Biz ayrıca insanlığın geleceğinin Kıyamet Günü olarak tarif edilenden, ya da Nostradamus'un felaket kehanetlerinden çok farklı olacağına inanıyoruz. Biz, bugün dünyada görmekte olduğunuz şeyin, başkalarının korkuya-dayalı senaryolarına kıyasla, bizim olacağını söylediğimiz şeye çok daha yakın olduğuna inanıyoruz.
Siz ölümden sonra yaşam olduğuna inanıyor musunuz? (1998 yılında Time dergisinde yayınlanan bir makaleye göre) dünya nüfusunun %85'i buna inanmaktadır. Biz de inanıyoruz. Bu, dünyanın büyük çoğunluğunun insanların ölümsüz olduğuna inanması anlamına gelir. Biz ayrıca bu ölümsüz varlığın gerçekten tanrısal bir varlık olduğuna da inanıyoruz... 

(Lee Carroll'un aynı başlıklı yazısından alınmıştır. Yuvadan Mektuplar - Akaşa Yayınları)

2 Aralık 2010 Perşembe

Haydarpaşa Garı

İşim dolayısı ile ayda bir kaç kez uğradığım tarihi Haydarpaşa Garını televizyonda böyle bir durumda görünce içim cız etti. Tarihe verdiğimiz değer ve önem ortada değil mi? Evet, taşeronler şirketler işçiler işverenler hep beraber bu olayda suçluyuz. Suçu sadece beceriksizce davranan işçilere atmak işin kolay yanı. Fakat daha bir kaç ay öncesine kadar tarihi garın yerine yeni ve daha çağdaş! bir gökdelen yapılması için halkın nabzını yoklayanlara ne demeli...
Tarihimizi sadece belirli bir dönemle ilişkilendiren zihniyetten kurtarmalıyız. Tüm insanları tarihin heyecan verici koridorlarında dolaştırmalıyız, hele bizimki kadar zengin ve köklü tarihe sahip bir ülkede keşfedecek öğrenecek o kadar çok antik yerler ve eserler varken. Haydarpaşayı yakan zihniyet beceriksizlik dikkatsizlik değil, eğitimimizden ve tarihi sevmememizden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.